16 Nisan 2016 Cumartesi

Çengelköy

Offffff!!! Yazacaklarımı düşünürken heyecanlanıyorum, küt küt atıyor kalbim, içim kıpır kıpır oluyor, huzur geliyor bana, bir tuhaf oluyorum. Siz de aynı duygulara kapılacaksınız :)

Keza hem İstanbul’ un eşsiz manzarasını size sunacak bir yer, sıcak bir ortam ve bu anı güzelleştiren ekstra faktörlerden bahsedeceğim: ÇENGELKÖY
Eski ve yeni İstanbul esintilerini içinde barındıran, bunun yanı sıra da bütün ihtişamını yıllar geçmesine rağmen koruyan, birçok nesile kucak açmış bir semt Çengelköy. Birçoğumuz hatırlarız sanırım: “Süper Baba” dizisini. Bilmeyenler için de belirtelim dizi Çengelköy' de çekilmişti. Daha önceki yazılarımda belirttiğim “Ali Haydar İkinci Bahar” gibi bir yer yani. Tabi ki Çengelköyün konumu itibariyle nostaljisi dışında sayılacak daha bir çok etmen var.
Çengelköy’ ün Bizans dönemindeki adının Sophiane olduğu söyleniyor. Adı da İmparator Justinien’ in karısı Sophia  için yaptırdığı saraydan geliyormuş. Günümüzdeki adını ise eskiden gemi çapalarının burada yapıldığından ötürü aldığı söylenmekte.
Anadolu Yakası’ nda bulunmakta ve oldukça merkezi bir yerde. Muhteşem yalıları,  7’ den 70’ e herkese hitap eden yerleri, açıkcası maddi durumunuz ne olursa olsun istediğiniz açıdan boğazın o saf ve temiz güzelliğini görebileceğiniz manzarası ve bunu tamamlayan yemyeşil doğası. İstanbul’ da mavi ile yeşilin doğal haliyle buluştuğu ender güzelliklerden biridir Çengelköy. Hani deriz ya hep İstanbul için: “24 saat yaşayan bir şehir.” diye. Bu tanım kapsamında Çengelköy’ ü de aklınızda tutmalısınız. Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi, Erbap Pastanesi, Meşhur Çengelköy Börekçisi, Çengelköy Kokoreçcisi, Bu Bu Dondurmacısı, manavlardaki Çengelköy Bademi, Abdullah Ağa Yalısı Sütiş, Deniz Yıldızı Restaurant, Paşa Çorbacısı… Hangi birini anlatalım, hangi birini sayalım. Ve bu kadar mekan ismi yazdım ama yüzölçümü olarak baktığımızda hepsi de 1-2 dakikalık yürüme mesafesinde bir arada bulunuyor.

İlave olarak şunu da eklemek istiyorum. Derseniz ki hayır ben biraz yürüyüş yapmak, boğaz hattınca biraz dolaşmak istiyorum. Beykoz tarafına doğru sahil yürüyüş hattı var. Hatta Kuleli Askeri Lisesi’ nin önüne çıkar ve ihtişamli görüntüsü ile Kuleli ile boğaz aheng içindedir. Özellikle yaz aylarında rağbet görür düzeydedir. Ayrıca balık tutmak gibi bir hobi ya da isteğiniz varsa da buna elverişli düzeydedir.

Bir sonraki yazımda biraz daha mekanlara inerek paylaşımlarımda bulunacağım. Özellikle Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi.
Benim Çengelköy’ de sevdiğim yanlardan biri de alkol tüketimi açısından çok nezih bir semt oluşudur. Bu açıdan bakınca alkollü mekanların ağırlıkta olmaması ve gelenlerin de boğaz manzarası eşliğinde bir şeyler yapma isteği oldukça çekici kılan unsurlardan biri. Çünkü gittiğinizde bir huzur kaplıyor insanın ruhunu, tarif edilemez. Ve bu metropol içinde gelir dengesizliğine yenik düşmemiş bir yer,kısmen de olsa. :) Zaten bir sağınıza solunuza baktığınızda her yaştan, her kesimden insanlarla karşılaşmanız mümkün. Şöyle de nitelendirebiliriz ki “Saf İstanbul” var orada.

Ulaşım; Anadolu Yakası’ ndan Üsküdar ve Kadıköy’ den sarı dolmuşlar ve İETT ile rahatça gerçekleştirilebilmektedir. Avrupa Yakası’ ndan da en kolayı metrobüs ile Boğaziçi Köprüsü durağından inip sarı dolmuşlarla gerçekleşmektedir. İlave olarak da malumunuz Beylerbeyi ve Çengelköy arası trafiğinden ötürü yolda geçirilen zaman da önem oluşturmaktadır. Şahsi aracınız ile gidecekseniz bir navigasyona bakın derim. Çengelköy’ ün hemen girişinde İspark bulunmakta.

NOT: Derseniz ki ben boğazın keyfini sonuna kadar yaşayacağım. Sefer sayısı az da olsa vapur ile de ulaşım sağlanabilmekte. Detaylı bilgi için: http://www.sehirhatlari.istanbul/tr den bilgi alabilirsiniz.

Baksanıza nasıl da çekiyor kendine bu manzara bizi. Ben yüksek müsadenizle gidiyorum. :)

Bir sonraki yazımda biraz daha derinlerine inerek birkaç mekanı ziyaret edeceğim.              

0 yorum:

Yorum Gönder