Offffff!!! Yazacaklarımı düşünürken heyecanlanıyorum, küt küt atıyor kalbim, içim kıpır kıpır oluyor, huzur geliyor bana, bir tuhaf oluyorum. Siz
de aynı duygulara kapılacaksınız :)
Keza hem İstanbul’ un eşsiz manzarasını size sunacak bir
yer, sıcak bir ortam ve bu anı güzelleştiren ekstra faktörlerden bahsedeceğim:
ÇENGELKÖY
Eski ve yeni İstanbul esintilerini içinde barındıran, bunun
yanı sıra da bütün ihtişamını yıllar geçmesine rağmen koruyan, birçok nesile
kucak açmış bir semt Çengelköy. Birçoğumuz hatırlarız sanırım: “Süper Baba” dizisini. Bilmeyenler için de belirtelim dizi Çengelköy' de çekilmişti. Daha önceki yazılarımda belirttiğim “Ali Haydar İkinci Bahar” gibi bir yer
yani. Tabi ki Çengelköyün konumu itibariyle nostaljisi dışında sayılacak
daha bir çok etmen var.
Çengelköy’ ün Bizans dönemindeki adının Sophiane olduğu söyleniyor. Adı da İmparator Justinien’ in karısı Sophia için yaptırdığı saraydan geliyormuş. Günümüzdeki adını ise eskiden gemi çapalarının burada yapıldığından ötürü aldığı söylenmekte.
Çengelköy’ ün Bizans dönemindeki adının Sophiane olduğu söyleniyor. Adı da İmparator Justinien’ in karısı Sophia için yaptırdığı saraydan geliyormuş. Günümüzdeki adını ise eskiden gemi çapalarının burada yapıldığından ötürü aldığı söylenmekte.
İlave olarak şunu da eklemek istiyorum. Derseniz ki hayır
ben biraz yürüyüş yapmak, boğaz hattınca biraz dolaşmak istiyorum. Beykoz
tarafına doğru sahil yürüyüş hattı var. Hatta Kuleli Askeri Lisesi’ nin önüne
çıkar ve ihtişamli görüntüsü ile Kuleli ile boğaz aheng içindedir. Özellikle
yaz aylarında rağbet görür düzeydedir. Ayrıca balık tutmak gibi bir hobi ya da
isteğiniz varsa da buna elverişli düzeydedir.
Bir sonraki yazımda biraz daha mekanlara inerek
paylaşımlarımda bulunacağım. Özellikle Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi.
Benim
Çengelköy’ de sevdiğim yanlardan biri de alkol tüketimi açısından çok nezih bir
semt oluşudur. Bu açıdan bakınca alkollü mekanların ağırlıkta olmaması ve gelenlerin de
boğaz manzarası eşliğinde bir şeyler yapma isteği oldukça çekici kılan
unsurlardan biri. Çünkü gittiğinizde bir huzur kaplıyor insanın ruhunu, tarif
edilemez. Ve bu metropol içinde gelir dengesizliğine yenik düşmemiş bir yer,kısmen de olsa. :) Zaten bir sağınıza solunuza baktığınızda her yaştan, her kesimden
insanlarla karşılaşmanız mümkün. Şöyle de nitelendirebiliriz ki “Saf İstanbul”
var orada.
Ulaşım; Anadolu Yakası’ ndan Üsküdar ve Kadıköy’ den sarı
dolmuşlar ve İETT ile rahatça gerçekleştirilebilmektedir. Avrupa Yakası’ ndan
da en kolayı metrobüs ile Boğaziçi Köprüsü durağından inip sarı dolmuşlarla
gerçekleşmektedir. İlave olarak da malumunuz Beylerbeyi ve Çengelköy arası
trafiğinden ötürü yolda geçirilen zaman da önem oluşturmaktadır. Şahsi aracınız
ile gidecekseniz bir navigasyona bakın derim. Çengelköy’ ün hemen girişinde
İspark bulunmakta.
NOT: Derseniz ki ben boğazın keyfini sonuna kadar
yaşayacağım. Sefer sayısı az da olsa vapur ile de ulaşım sağlanabilmekte.
Detaylı bilgi için: http://www.sehirhatlari.istanbul/tr
den bilgi alabilirsiniz.
Baksanıza nasıl da çekiyor kendine bu manzara bizi. Ben
yüksek müsadenizle gidiyorum. :)
Bir sonraki yazımda biraz
daha derinlerine inerek birkaç mekanı ziyaret edeceğim.
0 yorum:
Yorum Gönder